"Zonguldak turizminin neden gelişmediği sorusu, şehrin potansiyeline rağmen karşılaştığı çeşitli zorlukları ve yapısal sorunları gündeme getiriyor. Zonguldak, Karadeniz’in eşsiz doğal güzelliklerine, zengin tarihine ve kömür madenciliği gibi özgün bir endüstriyel mirasa sahip olmasına rağmen turizmde beklenen sıçramayı yapamamış bir il. Bu durumun birkaç temel nedeni var:
Birincisi, altyapı ve tanıtım eksikliği... Zonguldak, sahip olduğu doğal ve kültürel varlıkları (mağaralar, şelaleler, Filyos gibi antik alanlar) yeterince tanıtamıyor. Ulaşım altyapısı, özellikle kırsal alanlardaki turistik noktalara erişim, hala yetersiz. Şehir, İstanbul ve Ankara gibi büyük metropollere yakın olsa da, bu avantaj turizm odaklı bir stratejiyle desteklenmiyor. Örneğin, Zonguldak-Karabük tren hattı gibi alternatif ulaşım seçenekleri turizme kazandırılmaya çalışılsa da, bu çabalar henüz sınırlı bir etki yaratmış durumda.
İkincisi, ekonomik odaklanma ve kimlik sorunu... Zonguldak, tarihsel olarak kömür madenciliğiyle anılan bir sanayi kenti. Bu durum, şehrin turizmden ziyade madenciliğe dayalı bir ekonomi ve kültür geliştirmesine yol açmış. Madenlerin küçülmesiyle işsizlik artsa da, turizme yönelim yeterince hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşmemiş. Yerel yönetimler ve halk, turizmi birincil bir gelir kaynağı olarak görmekte zorlanıyor olabilir; bu da yatırımları sınırlıyor.
Üçüncüsü, çevresel ve sosyal faktörler... Kömür madenciliğinin çevre üzerindeki olumsuz etkileri, bazı doğal alanların cazibesini azaltmış olabilir. Ayrıca, Bartın ve Karabük’ün Zonguldak’tan ayrılarak il olması, nüfus ve kaynak kaybına neden olmuş. Göç veren bir şehir haline gelen Zonguldak’ta, turizmi canlandıracak genç ve dinamik nüfus da azalmış durumda. Bu, hem iş gücünü hem de turizm talebini olumsuz etkiliyor.
Son olarak, mevsimsellik ve çeşitlendirme eksikliği. Zonguldak’ta turizm genelde yaz aylarında sahil bölgelerine sıkışıyor. Kış turizmi (örneğin Gaca gibi karlı alanlar) veya doğa turizmi gibi alternatifler yeterince geliştirilmemiş. Termal kaynaklar, mağara turizmi ve endüstriyel miras turizmi gibi potansiyeller ise genellikle atıl kalmış.
Özetle, Zonguldak turizminin gelişmemesi; tanıtım eksikliği, altyapı sorunları, madenciliğe dayalı ekonomik geçmişin gölgesi ve stratejik bir vizyon eksikliği gibi faktörlerin bir kombinasyonu. Ancak, son yıllarda Üzülmez Kültür Vadisi gibi projeler ve jeopark gibi girişimler, bu durumu tersine çevirmek için umut verici adımlar olarak görülebilir. Yine de, bu potansiyelin realize olması için daha kapsamlı bir planlama ve yatırım şart."
Yukarıdaki değerlendirmeyi yapay zeka yaptı!
Ben bir değerlendirme yapsam, şunları yazardım: 
"Kültür ve turizmle hiç ilgisi olmayan Zekai Kasap’ın 20 yıl boyunca Kültür ve Turizm Zonguldak İl Müdürü olduğu bir kentte ne kültür gelişir, ne turizm gelişir!
Bu yetmezmiş gibi, bir cami imamı olan Kemal Akçay, Kültür ve Turizm Zonguldak İl Müdürlüğü yaptı!
Yeni gelen valinin 'Zonguldak’ta beş yıldızlı otel var mı?' sorusuna 'Hayır' yanıtını verdi!
Dedeman Otel’in beş yıldızlı olduğunu bilmeyen bir Kültür ve Turizm İl Müdürü olarak görevden alındı!
Bu da yetmedi!
Emniyet Müdürlüğü’nde memurken, iki yıllık maden teknikerliğini bitirip MTA’ya geçen, orada yolunu bulup Bölge Müdür Yardımcılığı’na yükselen Taner Dursun, Kültür ve Turizm Zonguldak İl Müdürü oldu!
Biz ise, hala Zonguldak’ın kültür ve turizm sorunlarını konuşuyoruz!
Kültür ve Turizm Zonguldak İl Müdürlüğü’nde çalışan Gülhan Yıldız’ı oraya müdür atasanız, kültür ve turizm bakımından şimdiye kadar görev yapan müdürlerden çok daha bilgilidir!
Ama onun da başka sorunları var!
İşin özeti...
Bu kafayla Zonguldak’ta kültür ve turizm gelişmez!"

Aile terbiyesi...

CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i ve CHP’yi eleştiren AK Parti Zonguldak İl Başkanı Mustafa Çağlayan için, “Kutuplaşmanın ve ayrıştırmanın mimarlarının, yereldeki temsilcilerinin ‘Geçmişte İngilizlerin at arabasını çekenlerin bugünkü temsilcileri’ sözünü kendilerine olduğu gibi iade ediyoruz. Kötü söz sahibine aittir. Devlet adabını bilen, ahlak sahibi, insanlıktan nasibini almış ve aile terbiyesine sahip olanlar, asla böyle cümleler kurmaz, kuramazlar” demiş!
Devrim Dural, Zonguldak’ta siyaseti yumşatan, düzeyli hale getiren, il başkanları ile buluşan AK Parti Zonguldak İl Başkanı Mustafa Çağlayan’ın hangi ahlaksızlığını, terbiyesizliğini görmüşse, açıklamak zorunda değil mi?
Bir il başkanının diğer bir il başkanının aile terbiyesini sorgulaması, siyaseten doğru bir üslup mu?
Devrim Dural’ı anlıyoruz!
Milletvekili adayı olmak istiyor!
Bu nedenle Genel Başkanı Özgür Özel’i kolluyor!
Ama bunu, AK Parti Zonguldak İl Başkanı Mustafa Çağlayan’a hakaret ederek yapması doğru mu?
Şimdi Mustafa Çağlayan çıksa, Devrim Dural’ın ailesini ve aile terbiyesini sorgulasa, doğru olur mu?
Siyasetçiler, zaman zaman basının üslubunu eleştiriyorlar!
Kendilerinin üslubuna dikkat etmiyorlar!
Biz, güzel bir dost uyarısı yapalım!

Takip cihazı...

Bugün öyle birinden bahsedeceğiz ki...
Bu yazı, bir başlangıç olacak!
Ve aklımıza geldikçe yazacağız.
Malzeme bol!
Çünkü yazmamız lazım.
Zonguldak, Zonguldak olalı böyle kötü bir karakter görmedi!
Eskiden insanların mutluluğunu alan-çalan bu ahlaksız, şimdi can alıyor!
İsmi bilindik!
Türkiye’de 458 bin 84 kişi de var!
Bu ismi taşıyan kişiler, yardımsever ve özverilidir. Kariyer yapmaktan ziyade, insanlara yardım etmek, onları mutlu etmek daha önemlidir. İlişkilerini gerçek anlamda karşılık beklemeden, karşı tarafın memnuniyeti, sevgisi üzerine kurar. Karşı taraftan da kendisine karşı sevgi ve memnuniyeti ön planda tutmasını bekler. Bu beklenti bazen onu sıkıntıya sokabilir.
Pozitif tarafları: Yardımsever...
Bizim yazımıza konu olanın hayatı ise, çıkar üzerine kuruludur!
Baseni yere yakın olduğu için yaşadığı kompleksleri karşı tarafa yansıtır!
Yere ne kadar yakın olduğunu bildiği halde, gökyüzüne bakarak güç yarışına girer!
Negatif tarafları: Bazı durumlarda bencil olabilir...
Bizimki de çok bencil!
Kilosu ile birlikte karakterini kaybetmiş bir kişiliktir!
Erkeklerden para alarak karşılığında onların cinsel zevklerine hizmet eden, bu işi meslek edinmiş olan kadınların çocuğu gibi davranır!
Çok büyük ahlaksızdır!
Hain olduğu için ihanete uğramaktan korkar!
Duş alırken, "Takip cihazı var mı?" diye vücudunun derin yerlerini kontrol eder!
Hani olur ya, biri yerleştirmiştir!
Biz, buna bir takip cihazı takacağız!
O cihazı neresine yerleştirdiğimizi bir türlü bulamayacak!

Yapan, satan, alan, yatan kazanıyor!

Bir müteahhit var!
Kendisini; çok soylu, şerefli, yüce, yüksek değer verilmiş olarak görüyor!
Güzel sürüyor!
Sağlam iş yapıyor!
Ama bazen işte, bazen aşkta hatları karıştırıyor!
İlçede herkes, güzel süren bu müteahhidin şimdi iki kız kardeş ile ilişkisini konuşuyor!
İki kadın da evli ve çocuklu!
Aslında hepsi bir eldeki parmak sayısı kadar kadın!
Ama ilçedeki ticareti-emlak sektörünü onlar domine ediyor!
İnşaat malzemesi satanla ilişkisi olan var!
Parke basıp, döşeyenle ilişkisi olan var!
Hafriyatçıyla ilişkisi olan var!
Müteahhitle ilişkisi olan var!
Hem hafriyatçıyla hem müteahhitle hem de parkeciyle ilişkisi olan var!
Adamlar değişiyor ama kadınlar değişmiyor!
Bu portföye zaman zaman siyasetçiler de giriyor!
Ancak bu ekibin rayici çok yüksek olduğu için siyasetçiler çıkıyor, yerlerine iş insanları ve müteahhitler giriyor!
Bu kadınlar, beşi bir yerde gibi, ilçenin boynunda asılı duruyorlar!
Kadınlar, orta ölçekli bir iş insanı kadar servete sahipler!
Hep müteahhidinkine binmiyorlar!
Sıkılınca, gidip hafriyatçınınkine biniyorlar!
Sonra hafriyatçı bunlardan birine cip alıyor!
Onu gören diğer kadınlar da ilçedeki diğer müteahhitlere saldırıyor!
Kimi ev alıyor, kimi dükkan, kimi araba!
Bu beş kadının ilişkide olduğu başka adamlar da zaman zaman bu müteahhitlere kaynak yaratıyorlar!
Müteahhit sıkışınca, kadınlar ilişkide oldukları adamlara daire aldırıyorlar!
Hem satan kazanıyor hem alan kazanıyor hem yatan kazanıyor!
Sistem böyle işliyor!