Doğmadan önce bile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyordu!
Recep Tayyip Erdoğan, ürettiği sucukları Talip Avcı’ya satıyor...
Talip Avcı da, Zonguldak halkına satıyordu!
O sırada eve getirdiği sucuklardan yiyordu!
Muammer Avcı, o sucukların kokusuyla büyüdü!
Gençliğini bu davaya adadı!
Recep Tayyip Erdoğan, rahmetli Necmettin Erbakan’dan ayrılıp AK Parti’yi kurdu!
Muammer Avcı, “Taş yerinde ağırdır” diyerek AK Parti’ye geçmeyi reddetti!
10 yıl sonra "taş" olmadığını fark etti!
AK Parti’ye geçti!
"İl Yönetim Kurulu"nda yaptığı çalışmalarla dikkat çekti!
Sonra "İl Başkanı" oldu!
Sonra "Milletvekili" oldu!
Zonguldak’ı o kadar seviyordu ki, Ankara’da ev tutmadı!
Ankara’da üniversite okuyan ve evde kalan kız çocuklarına rağmen büyük fedakarlık yaptı, Zonguldaklıların konakladığı Amelebirliği Konukevi’nde kaldı!
Öyle herkesle görüşmedi!
Akreditasyon uyguladı!
Çünkü o sıradan biri değildi!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ürettiği sucukla büyümüş bir siyasetçiydi!
Her salı günü TBMM’de grup toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşıladı!
Cumhurbaşkanı, Muammer Avcı’yı her görüşünde babası Talip Avcı’yı görmüş gibi oldu!
Bir kere Külliye’ye gidip Cumhurbaşkanlığı makamında ziyaret edip, fotoğraf çektirebilseydi, iyi olacaktı!
Ama olmadı!
Şehrin abisi olacaktı!
Ama kardeşi Mustafa Kemal Avcı, “Sen, benim abimsin! Şehrin abisi olamazsın! Başka kimsenin abisi olamazsın!” dedi!
O da Mustafa Kemal’i kırmadı!
Sadece Mustafa Kemal’in abisi oldu!
Hüseyin Özbakır’dan sonra AK Parti’nin "en başarısız milletvekili" olarak tarihe geçti!
Kendisiyle ilgili çok güzel anılar biriktirdik!
“Şeyh uçmaz, mürit uçurur” sözünde olduğu gibi bazı gazeteciler kendisini uçuracaktı!
Bir-iki gazeteci, Muammer Avcı’ya öyle misyon yükledi ki!
Kendisi bile "N’oluyor?" dedi!
Ama Muammer Avcı, o gazetecileri uçurdu!
Kedi olalı bir fare tutmuş!
İlçelerimizden birinden çok ilginç bir bilgi geldi!
İş hayatında olumsuzluk yaşayan bir iş insanı, malı-mülkü eşinin üzerine yapmış ve ondan ayrılmış!
Malı alacaklılara kaptırmamış!
Sonra eşinin üzerinden "kadın girişimci" sıfatıyla her türlü teşviki almış!
Aslında adam, ked’i olalı bir fare tutmuş!
Kimin aklına gelir!
Mal varlığını eşinin üzerine yap!
Eşini boşa!
Sonra eşin "kadın girişimci" olsun!
Kadınlara yönelik her türlü teşviki alsın!
Eleştirdiğimi düşünmeyin!
Müthiş bir ticari zeka!
Bölgemizden böyle müteşebbisler çıktığı için gurur duyuyorum!
Ama Allah’tan, kadın da işine-eşine sahip çıkıyor!
Arkadaşları, iş insanına, “Annen, seni Kadir Gecesi mi doğurdu?” diye soruyorlarmış!
Allah, herkese böyle bir iş, böyle bir eş versin!
Alkol ve sosyal medya...
Devrek ilçesine bağlı Çaydeğirmeni beldesinde faaliyet gösteren Kolçak Mobilya’nın sahibi Cengiz Kolçak, kesinleşen hapis cezaları nedeniyle bir süredir firardaydı!
Cezaevine teslim olmadan önce sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Cengiz Kolçak, “Kısa sürecek bir ayrılık” ifadesini kullandı!
Hakkında haber yapan gazetecileri suçladı!
Cengiz iyi çocuk!
Ama içince ne yaptığını bilmiyor!
Aldığı cezalar, tehdit ve hakaret!
Bunları alkollüyken yapıyor!
Alkollü araç kullanıyor!
İnsanların hayatını tehlikeye atıyor!
Fabrikasının önünde havaya ateş açıyor!
Yine alkollü!
Gecenin ilerleyen saatlerinde çekiyor kafayı; belediye başkanına, yardımcısına sosyal medyadan hakaret ediyor!
Cengiz Kolçak, hem kendine hem de ata yadigarı Kolçak Mobilya’ya zarar veriyor!
Önce alkolü bırakmalı!
Sonra sosyal medyayı!
Sadece işine bakmalı!
Senin ne işin var siyasetle, belediye başkanlığıyla?
İnsan, en sık görüştüğü beş kişinin ortalamasıdır!
Önce arkadaş sandığın kişileri değiştir!
Ne işin var senin sirke ile limon ile?
Bak kendi işine!
Allah kurtarsın...
İşime bakıyorum!
Birileri, TTK Memurlar Derneği Lokali İşletmecisi Sami Aydın’a gitmiş!
Biraz bizi kötülemiş!
Hemen yemeği kapmışlar!
Bizim hakkımızda yazınca, 600 bin liralık çekin aylık faizini bile almıyorlarmış!
Geçenlerde birinin alacağı varmış!
“Sizi, Ali Rıza Tığ’a yazdıracağım” demiş!
Akşama ödemesini yapmışlar!
Bunlar güzel şeyler!
Bazen kötüler için görevlendirildiğimi düşünmeye başlıyorum!
Sonra, “Kendine böyle anlamlar yükleme! İşine bak!” diyorum!
İşime bakıyorum!